ANEVRİZMAYA BAĞLI BAŞ AĞRISI
Subaraknoidal boşluğa, arter ya da venin yırtılması sonucu, kan sızması ile meydana gelen tablo “subaraknoidal kanama” olarak adlandırılır. Subaraknoidal boşluk veya aralık ise beyinin en dışını saran pia mater adı verilen çok ince zar ile bu tabakanın üzerindeki zar olan arachnoidea arasında kalan mesafedir. Subaraknoidal kanamalar çok değişik nedenlerle meydana gelirse de en sık nedeni anevrizmalardır. Subaraknoidal kanamalar kafa içi patolojiler içinde, birden ölümlere yol açabilen en ağır klinik tabloların başında gelir ve anevrizma rüptürüne bağlı subaraknoidal kanama görülme sıklığı 40 – 60 yaş grubunda en yüksektir. Anevrizmalı hastaların % 50 sinde, genellikle kanamadan 1 – 3 hafta önce, uyarıcı belirtiler vardır. Baş ağrısı olguların % 30 unda çoğunlukla anevrizma tarafında olmak üzere tek taraflıdır. Anevrizmal subaraknoidal kanamaların % 30 u uykuda ortaya çıkar. Nedeni bilinmemekle beraber ilkbahar ve sonbahar ayları kanama sıklığının daha fazla görüldüğü aylardır.
Halk arasında baloncuk olarak bilinen anevrizma denince; genel olarak, temiz kan taşıyan damarlara ( arter ) ait genişlemeler anlaşılır. Anevrizmalar aort gibi çok geniş damarlarda oluşabildiği gibi, küçük ve orta boy damarlarda da oluşabilirler. Bu bölümde konu edilen, ani kanamalarla bazen çok dramatik sonuçlar veren beyin anevrizmalarıdır.
Anevrizmalar yapı itibarı ile damar duvarının doğuştan zayıf olduğu noktalarda, genellikle de damarın daha küçük dallara ayrıldığı noktalarda oluşur. Damar duvarının zayıf olduğu noktada damar içi basınç ( tansiyon ) nedeniyle her kalp atımında damar duvarı zayıf noktadan dışarı doğru bombeleşerek zamanla baloncuk oluşur. Baloncuk duvarı basınca dayanamadığı anda da patlar, patlama ya kendiliğinden olur ya da eforla oluşur. Örn. öksürme, ıkınma, cinsel temas gibi basınç artmasına neden olan aksiyonlar…
Anevrizma kimlerde oluşur, risk faktörleri nelerdir…
- Damar duvarındaki yetersizlikler (Doğumsal)
- Damar duvarındaki Arteriosklerotik veya hipertansif değişiklikler.
- Travmatik (darp veya kaza sonucu kafa yaralanmaları)
- Enfeksiyona bağlı
Risk Faktörleri:
- Hipertansiyon
- Sigara kullanımı
- Oral Kontraseptifler (Doğum kontrol ilaçları)
- Alkol (Şüpheli)
- Kokain
Anevrizmanın beyinde oluştuğu yerler:
Beyini besleyen damarlar, beyin tabanında birleşerek Willis Poligonu ( Bkz. Resim ) adı verilen damar ağını meydana getirirler. Anevrizmalar genellikle bu willis poligonunda oluşur.
Anevrizması olan insanların büyük bir bölümünün hiçbir şikayeti yoktur. Ancak bazen migren tarzında ya da spesifik olmayan baş ağrıları olabilir. Ayrıca anevrizmanın büyük olduğu durumlarda kitle etkisi nedeniyle beyinde komşuluk yaptığı sinirlerle ilgili belirtiler görülebilir. Koku duyusunda bozulma ve göz sinirlerine ait felçler gibi…
Anevrizma nasıl ortaya çıkar?
- Genel amaçlı yapılan tomografi veya MR tetkikinde tesadüfen
- Kafa sinirlerine ait belirti vererek. Örneğin görme sinirine ait felçler.
- Kanama sonucu: Kanama da sızıntı şeklinde beyin zarları arasına (subaraknoid kanama) veya beyin dokusu içerisine olmak üzere iki türlü olabilir.
Yukarıdaki nedenlerden en önemlisi kanamadır. Aniden, çok şiddetli baş ağrısı, arkasından menenjit belirtisi olan ense sertliği ( çoğunlukla 6 – 24 saat içinde yerleşir ), kusma, kanamanın cinsi ve ağırlığına göre bilinçte bozulma ve bazen bel ağrısı ile ortaya çıkabilir. Baş ağrısı en yaygın belirti olup vakaların % 97 sinde vardır. Hasta genellikle “hayatımın en kötü baş ağrısı” diye nitelendirir.
Teşhis ve Tedavi
Teşhis için yapılacak ilk iş bir nörolog ya da beyin cerrahisine müracaat etmektir. Subaraknoidal kanamalarda ilaçsız olarak çekilen ilk beyin tomografisi kanama olup olmadığı konusunda yeterli bilgiyi verir. İkinci aşamada MR veya kateter anjiografi mutlaka yapılmalıdır. Anevrizmaların rastlanma oranı Amerika’daki istatistiki verilere göre yüzbinde 6 – 10 arasında bulunmuştur. Anevrizmaların tedavisi cerrahidir. Ancak buradaki önemli olan nokta anevrizmaya kanama olmadan müdahele etmek, ya da hiç değilse birinci kanamadan sonra hastanın genel durumu uygunsa ameliyatını yapmaktır. Ameliyat mikrocerrahi uygulanarak yapılmakta ve son yıllarda endovasküler girişimler de başarıyla uygulanmaktadır.