- Bel ağrısı olanlarda sıklıkla karıştırılan ve ayırıcı tanıda önemli yeri olan Ankilozan spondilit (AS); omurganın iltihabi hastalığı sonucu omurga hareketlerinin azalması ya da yok olması ile seyreden ağrılı ve çoğunlukla ilerleyici olan bir romatizmal hastalıktır. En sık omurganın son kısmı ile leğen kemiği arasındaki eklem (sakroiliak eklem) ile omurları etkilemekle birlikte omurga dışı eklemleri de (kalça, diz, ayak bileği, omuz gibi) etkileyebilir.
- Erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla görülür ve 20-30 yaş arası genç-yetişkinleri daha çok etkilediği için tanı daha çok bu yaşlarda konulur. Hastalık gelişiminde ailevi yatkınlık önemli olup birinci derece akrabalarda hastalık varsa yakalanma riski artar. Ayrıca HLA-B27 geni pozitif olan bireylerde AS gelişme riski fazladır.
- Ankilozan spondilitin en yaygın belirtileri; bel ve kalça ağrısı olup hastalığın etkilediği bölgelerdeki iltihabi durum ağrıya ve eklem katılığına yol açar. Uykunun ikinci yarısından sonra ortaya çıkan ağrı nedeniyle hasta uyanabilir. Sağ ve sol tarafta yer değiştiren kalça ağrısına neden olabilir. Ağrı istirahat sonrasında daha belirgin olup hasta sabah uyandığında belinde ve kalçasında şiddetli ağrı vardır ve sabah tutukluğu genellikle 30 dakikadan fazla sürebilir. Bu ağrı hareketle azalır. Bu ağrının süresi hastalığın şiddetine göre değişkenlik gösterir ve hasta bazen gecenin ikinci yarısından sonra şiddetli ağrı ile uyanabilir. Omurların devam eden iltihabi durumu uzadıkça omurlar birbirine kaynamaya başlar ve omurganın hareketleri önce azalır, sonra tamamen kaybolur. Bel hareketlerinin kısıtlanması nedeniyle ayakkabı-çorap giyinmek çok zor bir hal alabilir. Sırt üstü yattığında boynunu yastığa koyamaz, arada boşluk kalır veya beli öne doğru eğik şekilde ağrıları vardır. Ağrının 3 aydan daha fazla devam etmesi önemlidir. Tendonların kemiklere yapışma yerinde iltihap; omuz ağrısına neden olabilir. Etkilenen omuzun hareketleri kısıtlanır ve hareketle ağrılıdır. Kaburgalar etkilendiğinde özellikle derin nefes alma, öksürük ve hapşırma sırasında göğüs ağrısı olabilir. Diğer eklemler; Kalça, diz, ayak bileği eklemleri omurga dışında en çok etkilenen eklemlerdir. Eklemlerde ağrı, şişlik, ısı artışı, istirahat sonrası belirgin tutukluk gelişebilir.
Ankilozan spondilit eklemler dışında başka vücut bölgelerini de etkiler; En sık gözü, daha nadir olarak kalbi, akciğerleri, böbrekleri, bağırsakları ve sinir sistemini etkileyebilir. Omurganın etkilenmesiyle hareketsizlik yüzünden omurlar zayıflamıştır, kırılma riski artmıştır.
Ankilozan spondilit tanısı; hastanın yakınmaları, doktorun muayene bulguları, görüntüleme yöntemleri (röntgen, MR) ve laboratuvar bulgularının (HLA-B27 Doku Antijeni, Sedimantasyon Hızı, CRP (C Reaktif Protein), Kemik Yoğunluğu Ölçümü) bir arada değerlendirilmesi ile konulmaktadır.
Ankilozan spondilit tedavisinin temel amaçları;
1- Hastanın ağrı, tutukluk ve yapısal belirtilerini azaltmak
2- Hastanın fonksiyonel kapasitesini iyileştirmek
3- Omurga etkilenmesi ile oluşabilecek istenmeyen sonuçları önlemek
4- Omurga ve eklem dışı gelişebilecek belirtileri en aza indirmektir.
- Fizik tedavi ve egzersiz: Hastanın vücut postürünü, omurganın hareketliliğini ve akciğer kapasitesini korumak konusunda gerekli olup her hasta için tedavi programının önemli bir parçası olmalıdır. Uygun fizik tedavi, spor ve egzersiz programının seçimi için ilgili doktordan yardım alınmalıdır.
- İlaç tedavileri: İlaç tedavisi iltihabi durumu azaltmak, hastanın yaşam kalitesini artırmak ve hastalığın ilerlemesini önlemek amacı ile uygulanmaktadır.
- Ankilozan spondilit tedavisinde cerrahinin yeri; Uygun hastalarda kalça ve omurga cerrahisi faydalı olabilir ve şiddetli, inatçı kalça ağrısı olan, kalça hareketlerinin ileri derecede kısıtlandığı hastalarda kalça protezi uygulanabilmektedir. Nadiren omurların ileri derecede birleştiği ve hareketini yitirdiği hastalarda da omurga cerrahisi gerekebilir.
Ankilozan spondilitin zararlı sonuçlarını önlemek için; Sigara içilmemelidir. Doğru vücut postürünün korunması için egzersiz programları uygulanmalıdır. Osteoporoz (kemik yoğunluğu azalması) riskini azaltmak için yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı sağlanmalıdır. Özellikle süt ürünlerinin (süt, peynir, yoğurt gibi) tüketimine önem verilmelidir. Kronik bir hastalık olduğu için hastalığın seyrini takip etmek ve olası riskleri kontrol altında tutmak için düzenli takipler gereklidir. Hasta doktoruna danışmadan tedavisini sonlandırmamalıdır.