STRES VE HORMONLAR

Karşılaşılan yeni durumlarda insanın ruhsal ve bedensel sınırlarının zorlanması stres olarak adlandırılır. Stres olarak adlandırılan bu yeni duruma organizma uymak için belli tepkiler gösterir. Stres günlük konuşmalarda anlatıldığı gibi endişe ve sıkıntı anlamına gelmemektedir. Stres karşısında insan vücudu, sinir sistemini uyarıp çeşitli hormonlar salgılayarak cevap verir.

Stres durumunda katekolamin de denilen adrenalin ve noradrenalin, kortizol, endorfinler, büyüme hormonu, prolaktin ve testosteron hormon düzeylerinde değişiklikler görülebilir. Beyinde bulunan  hipotalamus  bölgesi böbrek üstü bezlerini uyararak adrenalin ve kortizol hormonlarının kana salınmasını sağlar. Bu hormonlar da kalp hızını, solunum sayısını, kan basıncını ve metabolizmayı artırarak kasların daha fazla kanlanmasını sağlayarak vücudun harekete hazır hale gelmesini sağlar. Göz bebekleri genişlerken kan şekeri yükselir. Vücut sıcaklığını kontrol altında tutmak amacı ile terleme olur. Böylece strese cevap olarak vücut uyanık tutularak her an harekete geçmeye hazır bekler.  Kortizol, kanda uzun süre yüksek konsantrasyonda kaldığında vücutta hücre hasarına yol açar. Bazı zamanlarda stres uzar ve buna bağlı olarak da hormonlar uzun süreli salınarak hipertansiyon ve ülser gibi komplikasyonlar gelişebilir.

Stres ayrıca  beyinde uyuşma hissi veren enkefalin ve  metenkefalin gibi opiyadlar ismi verilen hormonları artırır.  Bunlar  ağrı kesilmesine neden oldukları gibi yüksek dozlarda sakinlik ve  çakır keyif hali  yaparlar.

Büyüme hormonu da beyindeki hipofiz bezinden salgılanan bir hormondur. Psikolojik stres ve fiziksel egzersiz bu hormonda artışa neden olur. Prolaktin hormonu da hipofiz bezinden salgılanır ve normalde gebelikte meme büyümesi ve  süt salgısına neden olur.

Psikolojik ve fiziksel stres de prolaktin düzeyini artırır fakat bu artış kortizol ve adrenalin kadar belirgin değildir.

Diğer hormonların aksine stresli durumlarda testosteron  hormon düzeyi düşerek cinsel performansı olumsuz etkiler. Psikolojik stresin erken döneminde görülen hormonal değişikliklere uzun dönemde adaptasyon gelişir ve hormon düzeyleri normale döner.